İd alt benlik nedir ?

Deniz

New member
İd Alt Benlik: Bir İnsanlık Yolculuğu

Bir sabah, sabahın ilk ışıklarıyla uyanan Melis, biraz dağınık bir şekilde yatağından kalktı. Hızla kahvaltısını hazırladı ve bir yandan düşünüyor, bir yandan hayatta neler yaptığını sorguluyordu. İkisi de aynı yaşta olan, ancak karakterleri oldukça farklı olan Melis ve Selim’in yıllardır süregelen dostlukları, birbirlerini anlamadaki güçlü bağları ve zaman zaman karşılaştıkları felsefi farklılıklar her zaman onları merak içinde bırakmıştı.

Selim, bir adım önde durarak, her zaman çözüme yönelik, belirgin hedeflere yönelmiş bir yaklaşım sergiliyordu. Her şeyin bir anlamı, bir amacı vardı. Hayatını bir harita gibi çizerken, Melis’in hislerine yoğunlaşması ve çevresindeki insanlarla ilişkilerinde empati kurması, ona göre biraz dağınıktı. Ama Melis için hayat, kesinlikle bir harita gibi değil, içinde duyguların, düşüncelerin ve insanların dağılabildiği bir alan gibi görünüyordu. Aralarındaki bu farklar, her zaman farklı bakış açılarına sahip oldukları anlamına geliyordu.

Bir gün, uzun bir yürüyüş sırasında, Selim ve Melis konuyu derinlemesine tartışırken, aralarındaki farkları daha net bir şekilde ortaya koydular. Melis, “Selim, bir şeyin çözümü için ilk önce ona yaklaşman gerekmez mi? Ben sadece doğru cevapları bulmaktan çok, duygusal bir bağ kurmaya çalışıyorum. Sonuçta, insanlar sadece çözüm değil, duygusal destek de isterler,” dedi.

Selim ise, “Ama Melis, dünyada insanlar çoğu zaman çözüm arar. Eğer durmaksızın bir şeyleri anlamadan, sadece duygusal çözümle hareket edersen, uzun vadede sağlıklı bir sonuç elde edemezsin. Hayat, bir anlamda strateji gerektiriyor,” diyerek karşılık verdi.

İşte tam o anda, düşüncelerini daha derinlemesine keşfetmeye karar verdiler. Olayın özünde, psikolojik ve toplumsal anlamda çözülmesi gereken bir şey vardı: İd alt benlik.

İd Alt Benlik: İnsan Ruhunun Derinliklerine Yolculuk

İd alt benlik, psikanaliz teorisinin en derin kavramlarından birisidir. Sigmund Freud’a göre, insan ruhunun temel yapı taşlarından biri olan id, bilinçaltımızın, isteklerimizin, dürtülerimizin en ilkel haliyle temsil eder. Melis ve Selim'in tartıştığı noktada bu kavramı düşündüklerinde, insanın içindeki bu çatışmanın sadece bireysel değil, toplumsal bir yönü de olduğunu fark ettiler.

Kadınlar ve erkekler arasındaki iletişimdeki farklar, aslında bir tür id alt benlik çatışması gibi görülebilir. Erkekler, dış dünyada çözüm ararken, kadınlar daha çok ilişkisel bağları güçlendirmeye çalışırlar. Bu farklılıklar, Freud’un id, ego ve süperego arasındaki çatışmalara benzer şekilde, toplumda da kendini gösterir. Kadınlar, daha çok toplumsal bağları ve ilişkileri sürdürebilmek adına empatik bir yaklaşım benimserken, erkekler daha çok hedef odaklı, çözüm odaklı bir yol izlerler.

Melis, bu noktada şunu düşündü: “Belki de duygulara değer vermek, sadece çözüme yönelik olmaktan daha önemli. Duygusal bağlar, insanları bir arada tutuyor. Toplum, bir çeşit ilişkisel dengeye ihtiyaç duyuyor. Ama sürekli çözüm arayışında olmak, sonunda bir tür yalnızlığa, duygusal boşluğa yol açabilir.”

Tarihsel ve Toplumsal Perspektif: İd Alt Benlik ve Sosyal Cinsiyet

Günümüzde, id alt benlik çatışması sadece bireylerin zihinsel durumlarıyla değil, aynı zamanda toplumsal normlarla da şekillenmiştir. Özellikle tarihsel olarak, erkekler çoğu zaman daha analitik, daha çözüm odaklı bir role itilmişken, kadınlar duygusal ve ilişkisel bakış açılarıyla toplum içinde yer bulmuşlardır. Bu iki yaklaşım, toplumsal cinsiyetin etkisiyle şekillenmiş bir çeşit sosyal yapı oluşturmuştur.

Ancak, son yıllarda toplumsal cinsiyetin evrimi, bu yaklaşımların karmaşıklaştığı bir dönemi işaret etmektedir. Artık kadınların da stratejik düşünce tarzları geliştirdiği, erkeklerin ise duygusal zekâlarını keşfettikleri bir dünyada yaşıyoruz. Bu dönüşüm, id alt benlik kavramını yeniden gözden geçirmemize olanak tanıyor.

Melis ve Selim, bu konuda yeni bir farkındalık geliştirdiler. Melis, “Belki de duygusal zekâ, erkeklerin çözüm arayışlarında eksik kalan noktaları tamamlıyordur. Strateji ve çözüm odaklılık önemli olsa da, insanları gerçekten anlamadan başarılı bir çözüm bulunmaz,” diyerek düşüncelerini paylaştı.

Sonuç: İd Alt Benlik Çatışmasının Üzerine Yeniden Düşünmek

Melis ve Selim’in tartışmasından öğrendikleri şey, hayatın ne kadar karmaşık ve birbirini tamamlayan bir yapıya sahip olduğuydu. İd alt benlik, sadece bireysel bir psikolojik terim olmanın ötesinde, toplumsal bir yapı olarak da karşımıza çıkar. Kadınların empatik, ilişkisel ve duyusal yönleri ile erkeklerin çözüm odaklı, stratejik yaklaşımları arasındaki denge, insanlık tarihinin evriminde önemli bir yere sahiptir.

Selim, "Bazen en iyi çözüm, sadece birini dinlemektir," diyerek konuşmayı sonlandırdı. Melis gülümsedi ve "Belki de... Belki de herkesin içindeki id alt benliği anlamaya çalışmak, gerçek çözümü bulmanın anahtarıdır," dedi.

İşte bu noktada, belki de hepimiz, hayatın çözüm odaklı ve empatik yönlerini birleştirerek daha derin bir anlayışa ulaşabiliriz. İd alt benlik çatışması, sadece bireysel bir mesele değil, toplumsal bir meseledir. Hepimiz farklı yönlerimizle birbirimizi tamamlıyoruz.

Sizce, bu dengeyi nasıl kurmalıyız? İd alt benlik çatışmasını toplumsal yapılar içinde nasıl yönetebiliriz?