Rize ne ile meşhur ?

Cile

Global Mod
Global Mod
Rize Ne ile Meşhur? – Bir Yağmurun, Bir Çayın, Bir Kalbin Hikayesi

Merhaba sevgili forumdaşlar,

Bu sabah penceremin önünde otururken, bardaktan boşanırcasına yağan yağmuru izledim. Gözlerim o gri gökyüzünde bir an için Rize’yi gördü — sislerin arasında kaybolan dağları, toprak kokusuna karışan çay buharını, denizin hırçın dalgalarına meydan okuyan insanlarını… Dedim ki kendi kendime, “Rize sadece çayıyla mı meşhur, yoksa çayın deminde saklı hikâyeleriyle mi?”

Bugün sizlere, o hikâyelerden birini anlatmak istiyorum.

---

Bir Köy, İki Kalp: Yağmurun Altında Başlayan Hikâye

Rize’nin yüksek dağ köylerinden birinde, sabahın ilk ışıkları sisin arasından süzülürken iki kişi çay tarlasının kenarında buluştu.

Biri, köyün en becerikli çay üreticisi olan Ali, diğeri ise üniversiteden yeni dönmüş, idealist bir genç kadın olan Elif idi.

Ali, her şeyi planlı, hesaplı yapan bir adamdı. Yağmurun ne zaman geleceğini, güneşin hangi saatte vuracağını ezbere bilirdi.

Elif ise kalbiyle hareket ederdi; çayın sadece içecek değil, bir kültür, bir duygu, bir bağ olduğuna inanırdı.

Ali elindeki orakla çay yapraklarını gösterip dedi ki:

> “Bu sene verim az olacak Elif. Geçen yılki gibi yağmur dengeli yağmadı.”

Elif gülümsedi.

> “Belki de mesele verim değildir Ali abi, belki de her yaprak bir hikâye anlatıyordur.”

O anda gökyüzü yeniden ağlamaya başladı. İncecik yağmur taneleri, Elif’in sözleriyle birlikte toprağa karıştı.

---

Rize’nin Meşhuru: Sadece Çay Değil, Bir Yaşam Tarzı

Rize’nin meşhurluğu sadece çayında değil, sabırla, dayanışmayla, doğayla dost yaşamında gizlidir.

Her tarlada bir emek, her bardakta bir hikâye vardır.

Bir araştırmaya göre Türkiye’de yıllık çay tüketiminin %65’i Karadeniz çayından geliyor. Ancak bu istatistik sadece ekonomik bir veri değil; aynı zamanda duygusal bir bağın göstergesi.

Rizeliler için çay, sabah selamıdır, akşam muhabbetidir, kırgınlıkların ilacıdır.

Elif bunu çok iyi biliyordu.

Bir gün köy kahvesinde kadınlarla otururken, herkesin elinde buharı tüten bir bardak vardı. Kadınlar sessizce gülümsüyor, çayın üstünde yüzen köpükleri izliyordu.

Elif sordu:

> “Bu kadar çay içmekten hiç sıkılmıyor musunuz?”

> Kadınlardan biri cevap verdi:

> “Biz çay içmiyoruz kızım, biz çayla konuşuyoruz.”

İşte o anda Elif anladı: Rize’nin meşhuru çay değil, çayın etrafında örülmüş dostluktu.

---

Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Sezgisi

Bir gün köye büyük bir fırtına yaklaştı. Yağmur bir haftadır dinmiyordu. Çay tarlalarının bazı kısımları su altında kalmıştı.

Ali, hemen plan yapmaya başladı. Defterini açtı, hesap yaptı, suyun yönünü değiştirmek için setler kurdu.

“Bu fırtına geçer,” dedi, “önemli olan kaybı en aza indirmek.”

Elif ise farklı düşündü.

O, tarlada çalışan kadınların moralini düzeltmeye, çocuklara hikâyeler anlatmaya başladı. “Toprak korkarsa, biz de korkarız,” diyordu.

Kadınlar, onun bu sıcaklığıyla yeniden güç buldu, hep birlikte şarkılar söyleyerek tarlalara döndüler.

Fırtına sonunda geçti.

Ali’nin stratejisiyle setler ayakta kaldı, Elif’in sevgisiyle köyün morali.

O gün köyün yaşlıları şöyle dedi:

> “Rize’nin çayı Ali’nin aklıyla yetişir, Elif’in yüreğiyle de demlenir.”

---

Çayın Ardındaki Diğer Meşhurlar

Rize sadece çayıyla değil, doğası, insanı ve kültürüyle de meşhurdur.

- Anzer Balı, doğanın altını gibidir. Her damlası sabrın ürünüdür.

- Rize bezi, kadın emeğinin, sabrın ve zarafetin dokusudur.

- Kemençe, dağların sesidir. Sevinci de hüznü de aynı tellerde dile getirir.

- Rize simidi, dost sohbetlerinin sabah başlangıcıdır.

- Kaçkar Dağları, bir doğa mucizesidir; adeta gökyüzüne uzanan bir dua gibi.

Her biri, Rize’nin ruhunun bir parçasıdır. Ama belki de en meşhuru, o insanların içtenliği, o “gel bi çay içelim” davetindeki samimiyettir.

---

Bir Sonbahar Akşamı: Çayın Buharında Vedalaşmak

Sonbahar geldiğinde Elif köyden ayrılmak zorunda kaldı.

Ali, o gün tarlanın kenarında sessizce bekledi. Elinde bir bardak çay vardı.

> “Sen geldikten sonra bu köyün rengi değişti,” dedi.

> Elif gülümsedi.

> “Belki de ben değil, senin çayına düşen yağmur değiştirdi her şeyi.”

Elif otobüse binerken, dağların ardında bir gökkuşağı belirdi.

Ali elini kaldırıp sessizce selam verdi.

O gün köyde herkesin dilinde aynı söz dolaşıyordu:

> “Rize’nin meşhuru çay değil, çayı içenlerin kalbidir.”

---

Son Söz ve Forumdaşlara Bir Davet

Sevgili forumdaşlar,

Belki Rize’yi hiç görmediniz, belki sadece bir bardak çayla tanıdınız.

Ama bilin ki o çayın buharında bir coğrafyanın ruhu, bir halkın emeği ve bir kadının yüreğiyle bir erkeğin aklı el ele vermiştir.

Rize, doğanın değil, insanın öyküsüdür aslında.

Şimdi size sormak istiyorum:

- Siz hiç Rize çayının kokusunu yağmurla karışırken duydunuz mu?

- Hayatta sizin “Rize’niz” ne? Yani, küçük bir yer ama büyük bir anlam taşıyan bir yeriniz var mı?

- Kadın yüreğiyle erkek aklının birleştiği başka bir hikâye dinlediniz mi hiç?

Yorumlarda buluşalım dostlar,

Bir bardak çayın buharında, kelimelerin kalbine doğru...