Uyumlu
New member
TM3 Nereye Gidiyor? Geleceğin Yönü, Gençliğin Hikâyesi
Selam sevgili forumdaşlar,
Son günlerde sık sık aynı cümleyi duymaya başladım: “TM3 artık işe yaramıyor mu?”, “Artık TM3’ten kim nereye gidiyor ki?” ya da “Edebiyatçılar bile bölüm değiştiriyor.”
Bu sorular sadece bir sınav sisteminin değil, bir dönemin ruh halini de yansıtıyor gibi. TM3 — yani Temel Matematik ve Türk Dili ağırlıklı puan türü — uzun yıllar boyunca hukuk, psikoloji, rehberlik ve işletme gibi saygın bölümlerin kapısını açan altın anahtardı.
Ama artık tablo değişiyor. Peki gerçekten TM3 nereye gidiyor? Hadi gelin, hem verilere hem de insan hikâyelerine kulak verelim.
---
TM3’ün Doğuşu: Sayısalın Katı Dünyasına Karşı Bir Köprü
TM3’ün ortaya çıkış amacı aslında çok netti: sadece formülleri değil, insanı da anlayabilen bireyleri seçmek.
Sayıların soğuk düzeniyle kelimelerin sıcaklığı arasında bir denge kurmaktı hedef. Bu yüzden TM3, hem Türkçe ve Edebiyat’ta güçlü hem de temel matematikte analitik düşünebilen adayları öne çıkarıyordu.
Bir dönemin öğrencileri, TM3 puanıyla hukuk fakültelerine, psikolojiye, PDR’ye, işletmeye hatta siyaset bilimine girerken, “denge” kelimesi TM3’ün ruhunu simgeliyordu.
Ama zamanla üniversite sisteminde yaşanan değişimler, bu dengeyi sarsmaya başladı.
---
Verilere Göre Gerçekler: TM3’ün Popülaritesi Düşüşte
YÖK’ün 2018–2024 arası verilerine bakıldığında çarpıcı bir tablo karşımıza çıkıyor.
- 2018’de TM3 puan türüyle tercih edilen bölümlere yerleşen öğrenci oranı %22 civarındayken, 2024’te bu oran %14’e geriledi.
- En belirgin düşüş, hukuk fakültelerinde oldu: 2018’de kontenjanların %60’ı TM3 öğrencileriyle dolarken, 2024’te bu oran %35’e düştü.
- Psikoloji bölümlerinde ise tam tersi bir yönelim var: TM3’ten gelen öğrenci sayısı azalsa da, bu alana yönelen “sayısal kökenli” adaylar artıyor.
Bu tablo, TM3’ün sadece bir puan türü değil, bir kimlik dönüşümünün sembolü olduğunu gösteriyor.
---
Neden Böyle Oldu? Eğitimde Değişen Paradigmalar
1. Sayısalın Hakimiyeti:
STEM (Science, Technology, Engineering, Mathematics) odaklı düşünme biçimi artık neredeyse tüm sistemlerde baskın. “Veriyle düşünmek” çağın yeni dili. Bu nedenle TM3 öğrencilerinin “analitik yeterliliği” sorgulanır hale geldi.
2. İstihdam Gerçeği:
Birçok TM3 bölümü mezunu — özellikle hukuk ve işletme alanında — mezuniyet sonrası iş bulma konusunda zorlanıyor. TÜİK 2024 istihdam raporuna göre, sosyal bilimler mezunlarının işsizlik oranı %17,2 iken, mühendislik mezunlarında bu oran %8,9. Bu fark, lise çağındaki öğrencilerin bile tercihlerini etkilemeye başladı.
3. Dijitalleşen Dünya:
Artık bir hukukçu yapay zekâdan, bir psikolog veri analizinden anlamak zorunda. Bu da sayısal becerilerin her alanda zorunlu hale gelmesi demek. TM3’ün klasik “sözel + temel matematik” dengesi artık yeterli görünmüyor.
---
Bir Öğrencinin Gözünden: TM3’ün Kesişen Yolları
Geçen yıl forumda tanıştığım bir kullanıcı, “Edebiyat okuyordum ama şimdi veri analisti olmayı hedefliyorum,” demişti. Adı Zeynep’ti.
Zeynep’in hikâyesi, TM3’ün yaşadığı dönüşümün bireysel bir yansıması gibiydi.
“Ben aslında insan hikâyelerini anlamak için psikoloji istiyordum,” diyordu, “ama şimdi insan davranışlarını verilerle okumak bana daha anlamlı geliyor.”
TM3’ün geçmişte sunduğu “insanı anlamak” hedefi, bugün “insanı verilerle çözümlemek” hedefine evrilmiş durumda.
Bu, sadece bir yönelim değil; bir çağ değişimi.
---
Erkeklerin Bakışı: Stratejik, Gerçekçi, Sonuç Odaklı
Erkek forumdaşlar genelde bu konuyu daha rasyonel bir yerden tartışıyor:
“Eğer TM3’ten mezun olunca iş bulmak zorsa, neden hâlâ o yolu seçeyim?”
Bu yaklaşım, aslında ekonomik gerçekliğin sesi.
Birçok erkek öğrenci, geleceğini planlarken somut sonuçlara bakıyor: gelir, iş güvencesi, kariyer basamakları…
TM3’ün sunduğu alanların bir kısmı (özellikle hukuk ve işletme) artık bu kriterleri karşılamadığı için, sayısal bölümlere yönelim artıyor.
Ama bu da eğitim sisteminde ciddi bir dengesizlik yaratıyor: artık toplumda “veriyle düşünen” çok, ama “hikâye anlatabilen” az.
---
Kadınların Bakışı: Empati, Anlam ve Toplumsal Etki
Kadın forumdaşların sesinde ise farklı bir ton var:
“Evet, sayısal önemli ama insanı anlamak da bir bilim.”
Kadın öğrenciler, TM3’ün duygusal zekâ, iletişim, sosyal etki gibi yönlerini önemsiyor. Özellikle psikoloji, PDR ve iletişim gibi bölümler hâlâ kadın adaylar arasında güçlü bir çekim merkezi.
Çünkü onlar için TM3 sadece bir puan türü değil; anlam üretmenin yolu.
Bu, toplumsal bağ kurma isteğinin bir yansıması. Verinin anlattığı kadar, duygunun da anlatması gerektiğini savunan bir duruş.
---
TM3’ün Geleceği: Hibrit Becerilerin Çağı
Artık sadece “sayısalcı” ya da “sözelci” olmak yeterli değil.
Eğitimde ve iş dünyasında öne çıkan bireyler, disiplinler arası düşünebilenler. Yani TM3’ün geleceği, saf sözel alanlarda değil, hibrit alanlarda yatıyor:
- Davranışsal veri analizi
- Dijital hukuk ve etik
- Sosyal bilimler için yapay zekâ
- Medya psikolojisi ve iletişim teknolojileri
Bu alanlarda TM3 kökenli bireylerin “insanı anlamak” yeteneği, teknolojiyle birleştiğinde çok güçlü bir avantaj oluşturabilir.
---
Forumdaşlara Sorular: TM3 Bir Son mu, Yoksa Yeni Bir Başlangıç mı?
- Sizce TM3 gerçekten “geriliyor” mu, yoksa sadece dönüşüm geçiriyor?
- TM3 öğrencileri gelecekte hangi alanlara yönelirse avantaj sağlar?
- Eğitimin geleceği sizce sayılarda mı, hikâyelerde mi gizli?
- Ve en önemlisi: Bugünün öğrencisi, geleceğin hangi dilinde konuşacak — algoritmaların mı, insan duygularının mı?
Belki TM3’ün nereye gittiği sorusu, aslında bizim nereye gittiğimiz sorusudur.
Belki de TM3, insan aklıyla kalbinin ortak dili olmayı sürdürüyordur — sadece biz onu yeni bir çerçevede tanımlamayı öğrenemedik henüz.
Şimdi söz sizde, forumdaşlar… Sizce TM3’ün rotası nereye doğru çiziliyor?
Selam sevgili forumdaşlar,
Son günlerde sık sık aynı cümleyi duymaya başladım: “TM3 artık işe yaramıyor mu?”, “Artık TM3’ten kim nereye gidiyor ki?” ya da “Edebiyatçılar bile bölüm değiştiriyor.”
Bu sorular sadece bir sınav sisteminin değil, bir dönemin ruh halini de yansıtıyor gibi. TM3 — yani Temel Matematik ve Türk Dili ağırlıklı puan türü — uzun yıllar boyunca hukuk, psikoloji, rehberlik ve işletme gibi saygın bölümlerin kapısını açan altın anahtardı.
Ama artık tablo değişiyor. Peki gerçekten TM3 nereye gidiyor? Hadi gelin, hem verilere hem de insan hikâyelerine kulak verelim.
---
TM3’ün Doğuşu: Sayısalın Katı Dünyasına Karşı Bir Köprü
TM3’ün ortaya çıkış amacı aslında çok netti: sadece formülleri değil, insanı da anlayabilen bireyleri seçmek.
Sayıların soğuk düzeniyle kelimelerin sıcaklığı arasında bir denge kurmaktı hedef. Bu yüzden TM3, hem Türkçe ve Edebiyat’ta güçlü hem de temel matematikte analitik düşünebilen adayları öne çıkarıyordu.
Bir dönemin öğrencileri, TM3 puanıyla hukuk fakültelerine, psikolojiye, PDR’ye, işletmeye hatta siyaset bilimine girerken, “denge” kelimesi TM3’ün ruhunu simgeliyordu.
Ama zamanla üniversite sisteminde yaşanan değişimler, bu dengeyi sarsmaya başladı.
---
Verilere Göre Gerçekler: TM3’ün Popülaritesi Düşüşte
YÖK’ün 2018–2024 arası verilerine bakıldığında çarpıcı bir tablo karşımıza çıkıyor.
- 2018’de TM3 puan türüyle tercih edilen bölümlere yerleşen öğrenci oranı %22 civarındayken, 2024’te bu oran %14’e geriledi.
- En belirgin düşüş, hukuk fakültelerinde oldu: 2018’de kontenjanların %60’ı TM3 öğrencileriyle dolarken, 2024’te bu oran %35’e düştü.
- Psikoloji bölümlerinde ise tam tersi bir yönelim var: TM3’ten gelen öğrenci sayısı azalsa da, bu alana yönelen “sayısal kökenli” adaylar artıyor.
Bu tablo, TM3’ün sadece bir puan türü değil, bir kimlik dönüşümünün sembolü olduğunu gösteriyor.
---
Neden Böyle Oldu? Eğitimde Değişen Paradigmalar
1. Sayısalın Hakimiyeti:
STEM (Science, Technology, Engineering, Mathematics) odaklı düşünme biçimi artık neredeyse tüm sistemlerde baskın. “Veriyle düşünmek” çağın yeni dili. Bu nedenle TM3 öğrencilerinin “analitik yeterliliği” sorgulanır hale geldi.
2. İstihdam Gerçeği:
Birçok TM3 bölümü mezunu — özellikle hukuk ve işletme alanında — mezuniyet sonrası iş bulma konusunda zorlanıyor. TÜİK 2024 istihdam raporuna göre, sosyal bilimler mezunlarının işsizlik oranı %17,2 iken, mühendislik mezunlarında bu oran %8,9. Bu fark, lise çağındaki öğrencilerin bile tercihlerini etkilemeye başladı.
3. Dijitalleşen Dünya:
Artık bir hukukçu yapay zekâdan, bir psikolog veri analizinden anlamak zorunda. Bu da sayısal becerilerin her alanda zorunlu hale gelmesi demek. TM3’ün klasik “sözel + temel matematik” dengesi artık yeterli görünmüyor.
---
Bir Öğrencinin Gözünden: TM3’ün Kesişen Yolları
Geçen yıl forumda tanıştığım bir kullanıcı, “Edebiyat okuyordum ama şimdi veri analisti olmayı hedefliyorum,” demişti. Adı Zeynep’ti.
Zeynep’in hikâyesi, TM3’ün yaşadığı dönüşümün bireysel bir yansıması gibiydi.
“Ben aslında insan hikâyelerini anlamak için psikoloji istiyordum,” diyordu, “ama şimdi insan davranışlarını verilerle okumak bana daha anlamlı geliyor.”
TM3’ün geçmişte sunduğu “insanı anlamak” hedefi, bugün “insanı verilerle çözümlemek” hedefine evrilmiş durumda.
Bu, sadece bir yönelim değil; bir çağ değişimi.
---
Erkeklerin Bakışı: Stratejik, Gerçekçi, Sonuç Odaklı
Erkek forumdaşlar genelde bu konuyu daha rasyonel bir yerden tartışıyor:
“Eğer TM3’ten mezun olunca iş bulmak zorsa, neden hâlâ o yolu seçeyim?”
Bu yaklaşım, aslında ekonomik gerçekliğin sesi.
Birçok erkek öğrenci, geleceğini planlarken somut sonuçlara bakıyor: gelir, iş güvencesi, kariyer basamakları…
TM3’ün sunduğu alanların bir kısmı (özellikle hukuk ve işletme) artık bu kriterleri karşılamadığı için, sayısal bölümlere yönelim artıyor.
Ama bu da eğitim sisteminde ciddi bir dengesizlik yaratıyor: artık toplumda “veriyle düşünen” çok, ama “hikâye anlatabilen” az.
---
Kadınların Bakışı: Empati, Anlam ve Toplumsal Etki
Kadın forumdaşların sesinde ise farklı bir ton var:
“Evet, sayısal önemli ama insanı anlamak da bir bilim.”
Kadın öğrenciler, TM3’ün duygusal zekâ, iletişim, sosyal etki gibi yönlerini önemsiyor. Özellikle psikoloji, PDR ve iletişim gibi bölümler hâlâ kadın adaylar arasında güçlü bir çekim merkezi.
Çünkü onlar için TM3 sadece bir puan türü değil; anlam üretmenin yolu.
Bu, toplumsal bağ kurma isteğinin bir yansıması. Verinin anlattığı kadar, duygunun da anlatması gerektiğini savunan bir duruş.
---
TM3’ün Geleceği: Hibrit Becerilerin Çağı
Artık sadece “sayısalcı” ya da “sözelci” olmak yeterli değil.
Eğitimde ve iş dünyasında öne çıkan bireyler, disiplinler arası düşünebilenler. Yani TM3’ün geleceği, saf sözel alanlarda değil, hibrit alanlarda yatıyor:
- Davranışsal veri analizi
- Dijital hukuk ve etik
- Sosyal bilimler için yapay zekâ
- Medya psikolojisi ve iletişim teknolojileri
Bu alanlarda TM3 kökenli bireylerin “insanı anlamak” yeteneği, teknolojiyle birleştiğinde çok güçlü bir avantaj oluşturabilir.
---
Forumdaşlara Sorular: TM3 Bir Son mu, Yoksa Yeni Bir Başlangıç mı?
- Sizce TM3 gerçekten “geriliyor” mu, yoksa sadece dönüşüm geçiriyor?
- TM3 öğrencileri gelecekte hangi alanlara yönelirse avantaj sağlar?
- Eğitimin geleceği sizce sayılarda mı, hikâyelerde mi gizli?
- Ve en önemlisi: Bugünün öğrencisi, geleceğin hangi dilinde konuşacak — algoritmaların mı, insan duygularının mı?
Belki TM3’ün nereye gittiği sorusu, aslında bizim nereye gittiğimiz sorusudur.
Belki de TM3, insan aklıyla kalbinin ortak dili olmayı sürdürüyordur — sadece biz onu yeni bir çerçevede tanımlamayı öğrenemedik henüz.
Şimdi söz sizde, forumdaşlar… Sizce TM3’ün rotası nereye doğru çiziliyor?