Türkiye'nin yüzde kaçı kitap oku ?

Kaan

New member
Türkiye’nin Yüzde Kaçı Kitap Okuyor? Bir Toplumsal ve Kültürel Analiz

Herkese merhaba! Bugün size, hem ülkemiz hem de dünya genelinde sıkça tartışılan ama derinlemesine pek konuşulmayan bir konuya değinmek istiyorum: Türkiye’de kitap okuma oranı. Elbette hepimiz çevremizde okuyan ya da okumayan insanları gözlemliyoruz, ama bir toplumun genel okuma alışkanlıkları hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Kitap okuma oranı, sadece bireysel bir alışkanlık meselesi değil; aynı zamanda bir toplumun kültürel, ekonomik ve sosyal yapısının bir yansıması. Hadi gelin, bu konuya daha yakından bakalım ve hem tarihsel hem de güncel bağlamda nasıl bir manzara ile karşı karşıya olduğumuzu tartışalım.

Tarihsel Arka Plan: Okuma Kültürünün Kökenleri

Kitap okuma alışkanlıkları, tıpkı diğer kültürel alışkanlıklar gibi, toplumların tarihsel süreçlerinden ve eğitim sistemlerinden oldukça etkilenmiştir. Türkiye’de okuma alışkanlıklarının gelişimi, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e geçişle önemli bir dönüm noktasına sahiptir. Osmanlı’da genellikle dini metinler ve eğitimle ilgili eserler öne çıkarken, Cumhuriyet’le birlikte daha geniş bir okuma kültürü teşvik edilmiştir. Bu dönemde Atatürk’ün öncülüğünde, okuma yazma oranlarının artırılması ve kültürel faaliyetlerin yaygınlaştırılması için ciddi adımlar atılmıştır.

Ancak, bu köklü geçmişin etkisi günümüzde hala sürmektedir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında, halkın büyük çoğunluğu okuma yazma bilmiyor, kitaplar da pahalı ve zor erişilebilen materyallerdi. 1980’ler ve 1990’lar ile birlikte, eğitimdeki iyileşmeler ve teknolojinin gelişmesiyle kitap okuma oranlarında bir artış gözlense de, toplum genelinde hala okuma alışkanlıkları ne yazık ki istendiği seviyede değildir.

Bugün Türkiye’de Kitap Okuma Oranı Ne Durumda?

Günümüzde Türkiye’nin kitap okuma oranı ile ilgili veriler, tam olarak netleşmiş durumda değil. Ancak yapılan araştırmalar, durumu anlamamıza yardımcı olabiliyor. 2020’de yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’de kişi başına düşen yıllık kitap sayısı ortalama 7-8 civarındaydı. Yani, bir Türk vatandaşı yılda yalnızca 1 kitap okumuyor. Bu oran, özellikle gelişmiş ülkelere kıyasla oldukça düşük. Örneğin, Finlandiya’da bu oran yılda yaklaşık 12 kitapken, Japonya’da ise 10 kitap civarındadır.

Bununla birlikte, okuma oranlarının yalnızca istatistiklerden ibaret olmadığını unutmamak gerek. Kitap okumamak, sadece bireysel bir tercih olmayabilir; sosyal ve ekonomik faktörler de devreye girer. Türkiye’de kitaplar hala bir lüks olarak kabul edilebiliyor, hatta bazı bölgelerde kitap erişimi sınırlı olabiliyor. Okumayan ya da zor okuyan bir toplumun genelde sosyal gelişmişlik seviyesi de daha düşük olacaktır.

Erkeklerin ve Kadınların Kitap Okuma Alışkanlıkları: Strateji mi, Empati mi?

Gelin şimdi erkeklerin ve kadınların kitap okuma alışkanlıklarını daha derinlemesine ele alalım. Erkeklerin kitap okuma oranı, tarihsel olarak daha stratejik ve sonuç odaklı olabilir. Çoğu erkek, kitapları bilgi edinme, problem çözme ya da pratik beceriler kazanma amacıyla okuma eğiliminde olabilir. Bu bağlamda, iş hayatına yönelik kitaplar, iş dünyasında strateji geliştirmek için okunan eserler erkekler arasında daha popüler olabilir. Ancak bu genellemelerden kaçınmak gerektiğini de unutmamalıyız. Çünkü her birey farklıdır ve kadınlar da strateji kitapları okuyabilir, erkekler de empatik, duygusal kitaplara ilgi gösterebilir.

Kadınlar ise, genellikle kitapları empati geliştirmek, duygusal bağ kurmak ve toplumsal meseleler hakkında farkındalık yaratmak için okurlar. Kadınların, kitaptan sadece bir bilgi kaynağı değil, aynı zamanda kişisel gelişim ve toplumsal sorumluluk bilinci kazanma yolunda bir araç olarak faydalandığı söylenebilir. Son yıllarda kadın yazarların eserleri, özellikle toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları gibi konularda önemli bir etki yaratıyor.

Buna rağmen, bir toplumun okuma alışkanlıkları sadece cinsiyetle ilgili değil, eğitim, gelir seviyesi ve toplumsal çevre gibi birçok faktörden etkilenmektedir.

Edebiyatın Toplumsal Etkileri: Okuma Oranı Nasıl Yükselir?

Kitap okuma oranını arttırmak, yalnızca bireysel çaba ile değil, toplumsal bir hareketle mümkün olabilir. Eğitim politikaları, kitaplara erişim kolaylığı, okuma kültürünü teşvik eden etkinlikler, dijital platformlar gibi unsurlar bu konuda çok önemli rol oynamaktadır. Bugün Türkiye’de dijital okuma, yani e-kitap ve sesli kitaplar, geleneksel kitap okuma alışkanlıklarının önüne geçebiliyor. Özellikle gençler arasında popüler olan bu platformlar, fiziksel kitaplara kıyasla daha kolay erişilebilir olabilir. Bununla birlikte, dijitalleşme ile birlikte geleneksel okuma alışkanlıkları arasında bir denge kurmak önemlidir.

Okuma oranlarını artırmak için şunlar yapılabilir:

1. Okuma alışkanlıklarının küçük yaşlardan itibaren kazanılması: Okulda düzenlenen okuma etkinlikleri ve kitap okuma saatleri, çocukların okuma alışkanlıkları kazanmalarını sağlar.

2. Kitaplara daha fazla erişim sağlamak: Kitaplar, her kesimden insanın ulaşabileceği fiyatlarla ve kolayca erişilebilir olmalıdır.

3. Okuma kültürünü teşvik edici toplumsal projeler: Okuma kampanyaları, kitap festivalleri ve sosyal medya üzerinden yapılan okuma paylaşımları, kitaba olan ilgiyi artırabilir.

Sonuç: Gelecekte Türkiye’nin Kitap Okuma Oranı Ne Olacak?

Türkiye’de kitap okuma oranları, toplumsal ve kültürel faktörlerle doğrudan ilişkilidir. Gelecekte bu oranı artırmak, hem bireysel gelişim hem de toplumsal ilerleme açısından kritik önem taşır. Okuma oranları yükseldikçe, toplum daha bilinçli, yaratıcı ve empatik bir hale gelebilir. Dijitalleşme ve eğitimin gücüyle, kitap okuma alışkanlıkları daha fazla yayılacak ve toplumlar arasında farkındalık yaratacaktır.

Sizce Türkiye’de kitap okuma oranlarını artırmak için hangi adımlar atılmalı? Gençler arasında okuma alışkanlıklarını nasıl yaygınlaştırabiliriz?